Her Tarakta Bezi Olmak Atasözü mü Deyim mi? Çok Yönlülük mü, Dağınıklık mı? Hazır olun: “Her tarakta bezi olmak” ifadesi masum bir özeleştiri değil, verimliliğin ve uzmanlığın altını oyan bir alışkanlık anlatısı. Evet, kulağa zeki ve girişken geliyor; ama çoğu zaman yalnızca dikkat dağınıklığını, sorumluluktan kaçışı ve yüzeyselliği parlatıyor. Bu yazıda, “Her tarakta bezi olmak atasözü mü deyim mi?” sorusunu netleştirecek, ardından ifadenin kültürel bagajını cesurca masaya yatıracağız. Rahat olmayacak. Olmasın da zaten: Neyi ödüllendirdiğimizi tartışmazsak, aynı hatayı tekrar tekrar alkışlamaya devam ederiz. Kısa Cevap: Deyim—Peki Neden? “Her tarakta bezi olmak” bir deyimdir. Çünkü atasözleri genelde tamamlanmış cümlelerle, evrensel bir…
Yorum BırakYazar: admin
Birleşim ve Oturum Nedir? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Anlam Katmanlarını Keşfetmek Farklı kavramlara merakla yaklaşmayı, onları çeşitli bakış açılarıyla ele almayı seven biri olarak bugün sizi biraz daha derin bir düşünce yolculuğuna davet etmek istiyorum. Gündelik yaşamda sıkça duyduğumuz ama çoğu zaman derinliğini sorgulamadığımız iki kavram var: birleşim ve oturum. İlk bakışta teknik ya da bürokratik terimler gibi görünseler de, aslında bu kelimeler kültürden topluma, siyasetten bireysel yaşama kadar pek çok alanın temelini oluşturur. Gelin, bu iki kavramı hem evrensel hem de yerel düzeyde nasıl anlamlar taşıdıklarını birlikte keşfedelim. — Birleşim Nedir? Kavramın Evrensel Anlamı “Birleşim” kelimesi, en temel hâliyle…
Yorum BırakGörgü ve Nezaket Aynı Şey mi? — Sosyal Sermayenin Ekonomik Anatomisi Bir Ekonomistin Gözünden: Kaynakların Sınırlılığı, Seçimlerin Değeri Bir ekonomist olarak, her analizime aynı temel prensiple başlarım: Kaynaklar sınırlıdır ve bu sınırlılığın içinden yapılan her seçim bir “maliyet” doğurur. Ekonomi, yalnızca para ve malların dolaşımıyla değil; zaman, enerji, ilgi ve hatta duygusal sermayenin yönetimiyle de ilgilidir. Bu bağlamda “görgü” ve “nezaket” kavramları da, aslında birer sosyal kaynak olarak ekonominin alanına girer. İlk bakışta bu iki kavram birbirine yakın görünür. Ancak yakından bakıldığında, görgü “davranış biçimlerinin kurumsallaşmış şekli”, nezaket ise “kişisel tercihin duygusal maliyeti”dir. Tıpkı piyasada arz-talep dengesinin her malın fiyatını…
Yorum BırakGeçici Görevlendirmede Maaş Nereden Alınır? Tarihsel Süreklilik ve Günümüz Uygulamaları Zaman içinde değişen devlet yapıları, idari düzenlemeler ve çalışma sistemleri, kamu görevlilerinin görev dağılımlarını da etkilemiştir. Bir tarihçi gözüyle bakıldığında, her idari reformun ardında insan emeğinin, devletin ihtiyaçlarıyla yeniden şekillenişi vardır. Bu bağlamda geçici görevlendirme yalnızca modern bir uygulama değil, tarih boyunca devletlerin işleyişini ayakta tutan mekanizmalardan biridir. Fakat günümüzde en çok merak edilen sorulardan biri şudur: Geçici görevlendirmede maaş nereden alınır? Osmanlı’dan Günümüze Görevlendirme ve Ücret Düzeni Osmanlı döneminde görevlendirme, “emanet” veya “vekâlet” sistemiyle yürütülürdü. Bir memur ya da kadı, başka bir bölgeye geçici olarak gönderildiğinde, maaşını genellikle kendi…
Yorum BırakEvde Namaz Kılarken Kâmet Getirmek Gerekir mi? İnanç, Gelenek ve Sessiz Bir Sorumluluk Evde namaz kılarken kâmet getirmek gerekir mi? Bu soru, belki de çoğumuzun aklına gelmiştir; sessiz bir sabah namazında, yalnız başına ellerimizi kaldırırken… Bu satırları yazarken, çocukluğumun küçük bir odasında dedemin kâmet getirişini hatırlıyorum. Sesi yumuşak, ama içinde bir vakarlık vardı. Sanki evin duvarlarına değil, gökyüzüne sesleniyordu. İşte o an, bir evin içinde bile ibadetin nasıl bir cemaat ruhu taşıyabileceğini anlamıştım. Kâmetin Anlamı: Sadece Bir Çağrı Değil, Ruhun Hazırlığı Kâmet, namazın hemen öncesinde getirilen kısa ezandır. Manası, Allah’ın huzuruna durmadan önce kalbin, bedenin ve zihnin toplandığı bir çağrıdır.…
Yorum BırakBelediye Çalışanları Kamu Personeli Sayılır mı? Gerçekler, İnsan Hikâyeleri ve Geleceğe Dair Düşünceler Herkese merhaba, Bugün size uzun süredir aklımı kurcalayan bir konudan söz etmek istiyorum: “Belediye çalışanları kamu personeli sayılır mı?” Bu soruyu sadece hukuki bir terim olarak değil, insanların hayatına dokunan bir mesele olarak ele almak istiyorum. Çünkü bu konu, bir belediyede temizlik yapan işçiden, park düzenleyen peyzaj görevlisine, ofislerde masa başında vatandaşa hizmet veren memurlara kadar binlerce insanın kimliğini ve geleceğini etkiliyor. Önce Tanımdan Başlayalım: Kamu Personeli Kimdir? Türkiye’de kamu personeli kavramı, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile şekillenir. Bu yasaya göre kamu personeli; devletin veya kamu…
Yorum Bırakİlk Gökdeleni Kim Yaptı? Yüksekliğin, Gücün ve Modernliğin Tarihsel Hikâyesi Geçmişin izlerini takip eden bir tarihçi olarak, her zaman şu soruyu kendime sormuşumdur: İnsan neden hep daha yükseğe çıkmak ister? Bu yalnızca fiziksel bir merak mı, yoksa toplumsal bir hırsın, kültürel bir sembolün dışavurumu mu? Gökdelenler bu sorunun en somut yanıtıdır. Yalnızca çelik ve camdan yapılmış yapılar değildir onlar; modern dünyanın ideallerini, ekonomik gücünü ve teknolojik ilerleyişini temsil eden dev anıtlardır. Ama tarihin o dönüm noktasına bakalım: İlk gökdeleni kim yaptı? Bu soru, sadece mimarinin değil, aynı zamanda insanlığın modernleşme serüveninin de kapısını aralar. Sanayi Devrimi ve Yükselme Arzusu 19.…
Yorum BırakGırnata Nasıl Bir Çalgıdır? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Bir Pedagojik İnceleme Öğrenmek, yalnızca bilgi edinmekten çok daha fazlasıdır. Bir insanın zihnindeki kapıları aralamak, yeni bir dünyaya adım atmak, onun içsel yolculuğunu dönüştürmektir. Her eğitimci, öğrencilerinin sadece bilgi değil, aynı zamanda kendilerini keşfetmelerini de sağlamak ister. Bu anlamda öğrenme, bir değişim sürecidir ve bu süreçte kullanılan araçlar ve yöntemler de büyük bir rol oynar. Eğitimde, her bir materyalin – bir çalgıdan bir resme, bir hikayeden bir hareket yöntemine kadar – bireysel ve toplumsal değişim üzerindeki etkisi büyüktür. Bugün, bu yazımızda Gırnata çalgısının pedagojik gücünü, öğrenme teorileri ve toplumsal etkileri çerçevesinde ele alacağız.…
Yorum BırakHanımeli Çiçeği Soğuğa Dayanır mı? – Soğukta Bile Zarafetini Korumayı Başaran Çiçek Bazı bitkiler vardır, tıpkı bazı insanlar gibi… Rüzgâr esse eğilir ama kırılmaz; kış gelse bile zarafetini kaybetmez. İşte hanımeli çiçeği tam da öyle biri! Bugün size sadece bir bitkiden değil, adeta bir karakterden bahsedeceğim. “Hanımeli çiçeği soğuğa dayanır mı?” sorusunu konuşacağız ama bunu botanik kitabı gibi değil; biraz gülerek, biraz içlenerek, biraz da kahve eşliğinde dost sohbeti kıvamında yapacağız. — Hanımeli Çiçeği: Soğuğu Görünce Kaçanlardan mı, Direnenlerden mi? Hanımeli, doğanın zarif hanımefendilerinden biridir. Ama aynı zamanda inatçıdır. “Soğuk mu? Hadi canım, ben dört mevsim zarifim!” der gibi dimdik…
Yorum BırakGök Cismi Nedir? Evrendeki Işığın ve Hareketin Dili Gök cismi, evrenin sonsuz boşluğunda yer alan her türlü doğal oluşuma verilen genel addır. Yıldızlardan gezegenlere, kuyruklu yıldızlardan göktaşlarına kadar uzanan bu kavram, insanlığın göğe duyduğu bitmek bilmez merakın bilimsel temelini oluşturur. Gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz her ışık noktası, aslında birer kozmik hikâyenin parçasıdır. Bu yazıda, gök cisimlerinin tarihsel anlamını, günümüzdeki akademik tartışmaları ve örneklerini ele alacağız. Tarihsel Arka Plan: Mitlerden Bilime Uzanan Yol İnsanlık tarihi boyunca gökyüzü, sadece bir doğa sahnesi değil, aynı zamanda bir anlam haritasıydı. Antik uygarlıklar gök cisimlerini tanrılarla ilişkilendirdi; Sümerler gezegenleri tanrısal varlıkların sembolleri olarak gördü, Mısırlılar yıldızları…
Yorum Bırak