Kamu iç denetçi sertifikası kimler alabilir? (Sadece bir belge değil, bir kariyer rotası) Kahveni kap, gel. Bu yazıda “Kamu iç denetçi sertifikası kimler alabilir?” sorusunu sadece madde madde şartlar olarak değil; nereden geldi, bugün neye dönüştü, yarın nerede olacak ekseninde konuşacağız. Çünkü bu sertifika, bir sınavı geçip duvara asılan çerçeveden ibaret değil; kamu yönetiminde şeffaflık, risk zekâsı ve vatandaş odağının birlikte yürüdüğü bir yol haritası. Kısa cevap: Kimler alabilir? Türkiye’de kamu iç denetçi sertifikası, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde görevlendirilecek adaylar için düzenlenmiştir; düzenleyici ve denetleyici kurumlar bu kapsam dışındadır. Çerçeveyi belirleyen temel metin, İç Denetçi Adayları Belirleme, Eğitim ve…
Yorum BırakGünlük İşaretler Yazılar
Planetaryum Etkinliği Ne Demek? Kozmosun Aynasında İnsan Felsefi Bir Başlangıç: Gökyüzüne Bakan Zihin İnsanın varoluş serüveni, gökyüzüne kaldırdığı ilk bakışla başlamıştır. “Ben kimim?” sorusu, belki de ilk defa yıldızların sessizliğinde yankı buldu. Planetaryum etkinliği, bu kadim bakışın modern çağdaki yansımasıdır. Gözlerimizin önüne devasa bir kubbe, üstüne ise simülasyonla canlandırılmış bir evren açılır. Fakat bu etkinlik sadece astronomik bir gösteri değil; aynı zamanda bir felsefi deneyimdir. Çünkü orada, insan yalnızca yıldızları değil, kendi zihninin sınırlarını da izler. Epistemoloji Perspektifinden: Bilginin Işığı ve Gökyüzü Planetaryum, bir epistemolojik laboratuvar gibidir. Bilgi burada hem deneysel hem de sembolik bir biçimde sunulur. Bilmek ile görmek…
Yorum BırakMistik Tecrübe Ne Demek? Siyaset, İktidar ve Toplumsal Düzenin Derinliklerinde Bir İnceleme Günümüz dünyasında, toplumsal düzenin ve iktidar ilişkilerinin şekillendirdiği güç dinamikleri, bireylerin dünyayı nasıl algıladıklarını ve deneyimlediklerini derinden etkiler. Mistik tecrübeler, genellikle bireylerin ruhsal ve içsel dünyalarında yaşadıkları derin anlamlar olarak tanımlanır. Ancak, bu mistik deneyimlerin toplumsal yapılarla, güç ilişkileriyle ve ideolojilerle nasıl bir bağ kurduğunu düşündüğümüzde, yalnızca bireysel bir iç yolculuk olarak kalmadığını görürüz. Mistik tecrübe, aynı zamanda toplumdaki iktidar yapılarını, erkeklerin güç odaklı bakış açılarını ve kadınların toplumsal etkileşimle ilgili daha demokratik katılım arzularını nasıl dönüştürdüğünü anlamamıza olanak tanır. Bu yazıda, mistik tecrübenin siyasal ve toplumsal yapılarla…
Yorum BırakGülistân Nerenin İsmi? Felsefi Bir İnceleme Felsefe, insanın anlam arayışında, varoluşun derinliklerinde bir yolculuk yapmasıdır. Her kelime, her kavram, birer sembol, birer izdir. Gülistân kelimesi de böyle bir iz taşır; hem bir yerin ismi hem de kültürel bir mirası simgeler. Ancak, bu kelimenin derinliklerine inmeye çalıştığımızda, karşımıza sadece coğrafi bir ismin ötesinde daha derin bir anlam dünyası çıkar. Gülistân nerenin ismi sorusunu sorarken, bu ismin ardında hangi etik, epistemolojik ve ontolojik soruların yattığını incelemek, bize sadece bir yerin konumunu değil, insanın dünyanın içindeki yerini ve onunla kurduğu ilişkileri de sorgulatır. Gülistân’ın Kökeni: Bir İsimden Daha Fazlası Gülistân, Farsça kökenli bir…
Yorum BırakHer Tarakta Bezi Olmak Atasözü mü Deyim mi? Çok Yönlülük mü, Dağınıklık mı? Hazır olun: “Her tarakta bezi olmak” ifadesi masum bir özeleştiri değil, verimliliğin ve uzmanlığın altını oyan bir alışkanlık anlatısı. Evet, kulağa zeki ve girişken geliyor; ama çoğu zaman yalnızca dikkat dağınıklığını, sorumluluktan kaçışı ve yüzeyselliği parlatıyor. Bu yazıda, “Her tarakta bezi olmak atasözü mü deyim mi?” sorusunu netleştirecek, ardından ifadenin kültürel bagajını cesurca masaya yatıracağız. Rahat olmayacak. Olmasın da zaten: Neyi ödüllendirdiğimizi tartışmazsak, aynı hatayı tekrar tekrar alkışlamaya devam ederiz. Kısa Cevap: Deyim—Peki Neden? “Her tarakta bezi olmak” bir deyimdir. Çünkü atasözleri genelde tamamlanmış cümlelerle, evrensel bir…
Yorum BırakBirleşim ve Oturum Nedir? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Anlam Katmanlarını Keşfetmek Farklı kavramlara merakla yaklaşmayı, onları çeşitli bakış açılarıyla ele almayı seven biri olarak bugün sizi biraz daha derin bir düşünce yolculuğuna davet etmek istiyorum. Gündelik yaşamda sıkça duyduğumuz ama çoğu zaman derinliğini sorgulamadığımız iki kavram var: birleşim ve oturum. İlk bakışta teknik ya da bürokratik terimler gibi görünseler de, aslında bu kelimeler kültürden topluma, siyasetten bireysel yaşama kadar pek çok alanın temelini oluşturur. Gelin, bu iki kavramı hem evrensel hem de yerel düzeyde nasıl anlamlar taşıdıklarını birlikte keşfedelim. — Birleşim Nedir? Kavramın Evrensel Anlamı “Birleşim” kelimesi, en temel hâliyle…
Yorum BırakGörgü ve Nezaket Aynı Şey mi? — Sosyal Sermayenin Ekonomik Anatomisi Bir Ekonomistin Gözünden: Kaynakların Sınırlılığı, Seçimlerin Değeri Bir ekonomist olarak, her analizime aynı temel prensiple başlarım: Kaynaklar sınırlıdır ve bu sınırlılığın içinden yapılan her seçim bir “maliyet” doğurur. Ekonomi, yalnızca para ve malların dolaşımıyla değil; zaman, enerji, ilgi ve hatta duygusal sermayenin yönetimiyle de ilgilidir. Bu bağlamda “görgü” ve “nezaket” kavramları da, aslında birer sosyal kaynak olarak ekonominin alanına girer. İlk bakışta bu iki kavram birbirine yakın görünür. Ancak yakından bakıldığında, görgü “davranış biçimlerinin kurumsallaşmış şekli”, nezaket ise “kişisel tercihin duygusal maliyeti”dir. Tıpkı piyasada arz-talep dengesinin her malın fiyatını…
Yorum BırakGeçici Görevlendirmede Maaş Nereden Alınır? Tarihsel Süreklilik ve Günümüz Uygulamaları Zaman içinde değişen devlet yapıları, idari düzenlemeler ve çalışma sistemleri, kamu görevlilerinin görev dağılımlarını da etkilemiştir. Bir tarihçi gözüyle bakıldığında, her idari reformun ardında insan emeğinin, devletin ihtiyaçlarıyla yeniden şekillenişi vardır. Bu bağlamda geçici görevlendirme yalnızca modern bir uygulama değil, tarih boyunca devletlerin işleyişini ayakta tutan mekanizmalardan biridir. Fakat günümüzde en çok merak edilen sorulardan biri şudur: Geçici görevlendirmede maaş nereden alınır? Osmanlı’dan Günümüze Görevlendirme ve Ücret Düzeni Osmanlı döneminde görevlendirme, “emanet” veya “vekâlet” sistemiyle yürütülürdü. Bir memur ya da kadı, başka bir bölgeye geçici olarak gönderildiğinde, maaşını genellikle kendi…
Yorum BırakEvde Namaz Kılarken Kâmet Getirmek Gerekir mi? İnanç, Gelenek ve Sessiz Bir Sorumluluk Evde namaz kılarken kâmet getirmek gerekir mi? Bu soru, belki de çoğumuzun aklına gelmiştir; sessiz bir sabah namazında, yalnız başına ellerimizi kaldırırken… Bu satırları yazarken, çocukluğumun küçük bir odasında dedemin kâmet getirişini hatırlıyorum. Sesi yumuşak, ama içinde bir vakarlık vardı. Sanki evin duvarlarına değil, gökyüzüne sesleniyordu. İşte o an, bir evin içinde bile ibadetin nasıl bir cemaat ruhu taşıyabileceğini anlamıştım. Kâmetin Anlamı: Sadece Bir Çağrı Değil, Ruhun Hazırlığı Kâmet, namazın hemen öncesinde getirilen kısa ezandır. Manası, Allah’ın huzuruna durmadan önce kalbin, bedenin ve zihnin toplandığı bir çağrıdır.…
Yorum BırakBelediye Çalışanları Kamu Personeli Sayılır mı? Gerçekler, İnsan Hikâyeleri ve Geleceğe Dair Düşünceler Herkese merhaba, Bugün size uzun süredir aklımı kurcalayan bir konudan söz etmek istiyorum: “Belediye çalışanları kamu personeli sayılır mı?” Bu soruyu sadece hukuki bir terim olarak değil, insanların hayatına dokunan bir mesele olarak ele almak istiyorum. Çünkü bu konu, bir belediyede temizlik yapan işçiden, park düzenleyen peyzaj görevlisine, ofislerde masa başında vatandaşa hizmet veren memurlara kadar binlerce insanın kimliğini ve geleceğini etkiliyor. Önce Tanımdan Başlayalım: Kamu Personeli Kimdir? Türkiye’de kamu personeli kavramı, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile şekillenir. Bu yasaya göre kamu personeli; devletin veya kamu…
Yorum Bırak